Çalışan bağlılığının en basit tanımla, insanların işlerine istekli katılımıdır. Çalışan bağlılığını artırmak için yapılan tüm çalışmaların ortak amacı bu istekli katılıma neden yaratabilmek veya var olan nedenleri çalışanlara gösterebilmektir. Çünkü bazen eksik iletişim veya yetersiz liderlik, çalışanların şirketin onlarla paylaştığı amacın görünmez olmasına neden olur.
Çalışan bağlılığının ve gerçek zamanlı ölçümlemenin neden önemli olduğunu önceki yazılarımızda paylaştık. Şimdi ise yüksek çalışan bağlılığının en yüksek düzeyde etkilediği 4 rakamsal sonucu paylaşmak istiyoruz.
%81 daha düşük devamsızlık
Bir insanın işe istekle gitmesi veya yatağından çıkmak istememesi arasındaki farkı anlamak için araştırmaya ihtiyacımız yok. Fakat araştırmalar sayesinde bu sorunun sıklığını ve büyüklüğünü görebiliyoruz. İşine bağlı olmayan çalışanların, rollerinde mutlu ve motive olanlara kıyasla devamsızlık yapma olasılıkları daha yüksek. Yıllık izni son saniyesine kadar kullanmanın ötesinde, sık alınan mazeret izinleri hatta sık hastalanma bile karar vericiler için bir anlam taşımalı. Çünkü işten duygusal olarak kopuk olmak fiziksel ve zihinsel birçok rahatsızlığa da neden olabiliyor. Gallup araştırmalarına göre yüksek çalışan bağlılığı şirketlerdeki devamsızlık oranının yüzde 81 oranında azaltıyor.
%66 daha iyi hissetme oranı
Tıpkı finansal raporlar gibi çalışan bağlılığının da gerçek zamanlı analiz edilmesi gereğini doğuran en önemli nedenlerden biri, çalışanların endişe, stres, üzüntü, öfke gibi duygularından haberdar olabilmektir. Düşük bağlılık düzeyindeki çalışanlarda yüzde 61 daha fazla tükenmişlik, yüzde 48 daha yüksek günlük stres, yüzde 66 daha yüksek endişe ve iki kata yakın üzüntü ve öfke olasılığı olduğu saptanmış. Bu sonuçlarla bağlantılı olarak yüksek bağlılık düzeyine sahip çalışanların yüzde 66 oranında daha iyi hissettikleri ortaya konmuş. Daha önemlisi de kendilerini daha iyi hisseden çalışanların diğer çalışanlara da olumlu duyguları geçiriyor ve pozitif kurumsal atmosfere katkı sunuyor olmaları
%64 daha az iş kazası
Bağlı bir çalışanın en önemli özelliği şirketinin başarısına ortak olduğunu hissetmesi ve bu başarı için işine yatırım yapmasıdır. Çalışanların bu yatırımı, sadece mutlu müşteriler veya yüksek verimlilik gibi sonuçlar getirmez; çok daha hayati bir konuyla da ilgilidir: İş sağlığı ve güvenliği. Bağsız çalışan için güvenlik brifingleri “uzun ve sıkıcıdır”, kontroller “gereksiz”, ekip arkadaşlarının yüzde 100 güvenliği ise “şirketin sorumluluğu”dur! Kuralları çiğner, kısa yollar üretir, ekipten kopuktur. Yüksek çalışan bağlılığı ile gelen yüzde 64 daha az iş kazası oranı bu açıdan bakıldığında hiç de şaşırtıcı değil. İş kazalarını sadece üretim sektörü ile sınırlamamanız gerektiğini anımsatalım. Her iş kolunda ve ortamında farklı iş sağlığı ve güvenliği riskleri vardır.
%41 daha yüksek kalite
Ürün veya hizmet sunuyor olmanız fark etmez, faaliyet alanınız ne olursa olsun bir kalite kontrol mekanizmanız olmalı. Çalışan bağlılığı, iş memnuniyetini ölçmede en önemli göstergelerden biri olarak kabul ediliyor. Aidiyet ve bağlılık duygusunun örgütsel performansın kilit noktalarından biri olduğu ve iş süreçlerinin toplam kalitesinin de bu duygulara bağlı olduğunu göz ardı edemeyiz. İş yaptığımız alandan bağımsız olarak, çalışan bağlılığına yaptığımız her yatırım işimizin kalitesine yaptığımız yatırım anlamına gelir.
Bir kafeterya zinciri iseniz, müşteriye sunduğunuz kahvenin sıcaklığı bile bu duygudan etkilenir. “İnsana insan” yapılan bir işiniz olmadığını düşünelim, hatta insansız diyelim biraz da abartarak. Siz bir otomat yaptınız ve sunduğunuz hizmet makinenin çalışmasından ibaret. O noktada bile, ürün doldurma, bakım ve temizlik gibi insana bağlı kritik sorumluluklarınız var. Çünkü çalışmayan bir otomak, otomat bile değil.
Dünya genelindeki çalışan bağlılığı oranlarını anımsayalım mı? Konunun küresel uzmanı Gallup 2021 yılı değerlendirmesinde, küresel düzeyde bağlı çalışan oranını yüzde 20 olarak açıkladı. 2019’da bu oran yüzde 22 idi. Pandemi etkisindeki iki yıl bağlılık oranlarının ilerlemesini durdurduğu gibi 2 puan azalmasına neden oldu.
Geride kalan yüzde 80’lik çalışan grubu ya işine bağlı değil ya da aktif iş arayışında. Bu katılım eksikliği, küresel ekonomiye her yıl verimlilik kaybı olarak GSYİH’nın yaklaşık %10’u olan 8.1 trilyon ABD Dolarına mal oluyor.
Kısaca yüzde 80 oranındaki bir çalışan ordusu;
- Kahvenin sıcak olmasını umursamıyor.
- Telefonu gülümseyerek açmıyor.
- Müşteriye zamanında dönmüyor.
- Gönderdiği ürünün son kontrolünü yapmıyor.
- Doğru ürünün doğru pakete girdiğinden emin olmuyor.
- Finansal tablolarda zincirleme hataya neden oluyor.
- Yanlış fatura kesiyor eksik/fazla ödeme alıyor.
- En sıkışık zamanda istifasını sunmaya hazırlanıyor.
- Ekibin başarısı için kılını bile kımıldatmıyor.
Ne dersiniz?
Organizasyonel istatistiklere baktığınızda ne görüyorsunuz?
Kaynak:Gallup