Verimlilik İçin Ekip İletişiminin Önemi

Sosyal amaçlı olanlar dışındaki hemen her şirket, sahibine/ortaklarına/paydaşlarına bir getiri elde etmek için vardır. Yani kâr potansiyeli, girişimcilik faaliyeti için temel bir güdüdür. Tek başına kar etmeye odaklanmak bundan 50 yıl önceki iş dünyası için bir şey ifade edebilir ama şu anda, kurumsal verimliliği ve karlılığı yönlendiren şey içgüdüsel değil çok daha organizasyonel.

İş yerinizde verimlilik artışı istiyorsanız, makinelerinizi yenilemeniz veya robotik süreçlere geçmeniz yetmez. İyi çalışanlara ve ekiplere ihtiyacınız var. İyi çalışanlardan oluşan iyi ekipler kurmak da yetmez. O ekiplerin en iyi koşullarda yaşaması ve gelişmesi de gerekir. Bu koşulları inşa temelinde ise iletişim yatar. 

Basit düşünün: Ne istediğinizi söylerseniz, ekibiniz de bilir. Ne istediklerini söylerlerse siz de bilirsiniz. Amacınızı söylersiniz, onlar bu amaca inanıp inanmadıklarını sorgularlar, tartışır ortak noktayı bulursunuz. Geri bildirim verirler, gelişirsiniz. Taktir edersiniz, ilerlerler. Söylersiniz duyarlar, dinlerseniz siz de duyarsınız.

Bu alışveriş iletişimdir ve etkili iletişim şirket içinde her şeyi değiştirebilir.

Yazıyı okurken aklınızda bulunsun:

Yapılan bir araştırmada, zayıf ekip iletişiminin sonuçları şöyle özetleniyor:

Projelerin tamamlanamaması —%44

Düşük çalışan morali- %31

Kaçırılan performans hedefleri —%25

Satış kayıpları- %18

Ekip iletişimi ne anlama gelir?

En kısa ve özet şekliyle ekip iletişimi; ekiplerin aralarında geçen tüm yazılı ve sözlü etkileşimleri kapsar. Toplantıları, e-posta alışverişlerini, bire bir konuşmaları ve WhatsApp yazışmalarını… 

Ekipler iş ve işle ilgili etkinliklerde bir araya gelen insan gruplarıdır. Dolayısıyla onların arasındaki iletişim de işle ilgili olan etkileşimlerin toplamıdır.

Doğru mu sizce?

Etkili iletişimi sadece işle ilgili bilgi alışverişi olarak tanımlayamayız. İşle ilgili bilgi alışverişi esastır ancak iletişimin etkili hale gelebilmesi, insanların duygu ve düşüncelerini de paylaşmaları anlamına gelir. Sabah kahvesi sırasında kurulan cümleler, asansörde paylaşılan duygular, yemek molalarında kat edilen yollar alışveriş olarak tanımladığımız iletişimin kalitesini artırır. Nedeni basit, bizler insanız ve birbirimizle konuşa konuşa anlaşıyoruz.

Etkili iletişim ortamının sağlanamamasının en önemli nedenlerinden biri, bu insani alışverişin yok sayılmasıdır. Etkili iletişim, birbirlerini insan olarak da tanıyan bir grup insanın, istekle katıldığı, gerekli tüm bilgileri zamanında paylaştığı, birbirini bilgilendirdiği, birbirinden öğrendiği ve geliştiği bir iletişim anlayışıdır. İşyerinde daha yüksek düzeyde iş birliği ve üretkenliğe yol açan iletişim türü de işte budur.

Formal ve informal iletişim dengesi

İş dünyası “Biz bir aileyiz” bakış açısından sonunda kurtuldu. Çünkü biz aile değil birlikte çalışan insanlarız. Aramızda aile kuranlarımız olabilir ama iş yeri çatısı altında ekibiz. Aileler gibi güvenli ilişkiler inşa edebiliriz, aile arasında olduğumuz kadar rahat hissedebiliriz, birbirimizi ailemizi sevdiğimiz gibi sevebiliriz ama biz ekibiz, aile değil. Araştırmalar dostane iletişimin ekip üyelerinin aidiyet duygusu geliştirmelerine ve ilişkileri güçlendirmelerine yardımcı olacağını gösteriyor. Başarılı ekip liderleri etkili ekip iletişiminden yola çıkarak iş verimliliğini artırıyorlar. İletişimle güçlendirilen süreçler sayesinde çalışanlar, işlerinin standartlarını anlıyor, ihtiyaç duyduklarında yardım alacaklarını biliyor, süreçlere istekle katılıyor ve gelişiyorlar. Formal ve informal iletişim dengesiyle insanlar birbirlerini anlıyor ve anlayış gösteriyor, bu anlayış da ekip içinde güçlü ilişkiler kurulmasını sağlıyor.

Bir ekipte etkili iletişim aşağıdaki faydaları sağlar:

  • Daha kolay ve daha iyi problem çözme
  • Daha kolay ve daha iyi karar verme
  • Daha iyi iş ilişkileri
  • Artan katılım
  • Yüksek verimlilik 
  • Gelişen takım kültürü

Çalışan bağlılığı; bir çalışanın işine, meslektaşlarına ve kurumuna olan ve performans gösterme isteğini büyük ölçüde etkileyen duygusal bağlılığının bir ölçüsüdür. En kısa tanımıyla çalışanın istekle katılımıdır. İşte tam o noktada, yani istekle katıldığı noktada duyulmayı ve duymayı arzu eder. Konuyu bir de bu yönüyle düşünmeye ne dersiniz?