İnsanlığın tarihi nerede başlıyorsa dedikodunun tarihi de orada başlıyor dersek, sizce abartmış olur muyuz? Dilin gelişim tarihçesi dedikodunun gelişimini de kapsıyor. Hatta Evrim Psikolojisi uzmanı Robin Dunbar, insanların dedikodu yapmasını sağlamak için dilin geliştiğini ileri sürüyor! Daha iyi dedikodu yapabilmek için kullandığımız dile eklemeler yapmış olabilir miyiz?
Dedikodunun tarihini araştırmayı meraklısına bırakıp, kurumsal yaşama dönelim ve işin içindeki dedikodunun şifrelerini çözmeye çalışalım.
İşyerinde dedikodu
Büyük şair Pablo Neruda’nın şu cümlesi, basit bir saptamanın çok ötesinde bir değer taşıyor: “İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar.” İletişimin koptuğunu sandığınız noktada, iletişim siz olmadan devam ediyor.
Eğer bir sorun ya da konuyla ilgili aydınlatıcı bilgiler sizden gelmezse insanlar o soruna veya konuya ilişkin fikir üretmeye ve konuşmaya başlıyorlar.
Kahve aralarında, ekipçe çıkılan yemeklerde, asansör sıralarında, servislerde, koridorlarda büyüyen bu toksik davranış ortamı inanılmaz bir hızla zehirliyor.
Bu zehirlenme süreci doğal olarak olumsuz sonuçlar doğuruyor:
- Dedikoduya maruz kalan insanların güven ve morallerinde belirgin bir biçimde düşüş gözleniyor.
- İş üretkenliği düşüyor. Dedikoduya ayrılan zaman sandığınızdan çok daha fazla olabiliyor. Virüs sadece yüzyüze değil, online toplantılarda da yayılıyor.
- Söylentiler bazen gerçeğin üzerini kapayacak kadar güçlü olabiliyor. Bu da insanların endişe ve korkuya kapılmalarına neden oluyor.
- İnsanlar bölünüyor. Siz iş yerinde takım ruhunu ateşlemeye çalışıyorsunuz ama dedikodu bu çabaları yok ediyor.
- Gerilimli bir çalışma ortamı oluşuyor. Bu gerilim, çalışan bağlılığı oranlarını etkiliyor.
- Dedikoducu bir atmosfer çalışan devir hızını artırıyor, yetenekli çalışanlarınızı kaybediyorsunuz.
- Tüm bunlara bağlı olarak şirket para, enerji ve zaman kaybediyor.
Şairin sözünden yola çıkacak olursak, siz çalışanlarınızla yeteri kadar konuşmuyor, söylenmesi gerekenleri söylemiyor, dinlenmesi gerekenleri dinlemiyorsanız eğer, dedikodu artıyor.
Bir bakıma dedikodu ortamını yaratan şirketin kendisi oluyor.
Peki ama her zaman böyle mi?
Elbette hayır, dedikodu yapmayı bir davranış biçimi haline getirmiş insanlar var. Bu tür insanlar, her şeyin son derece şeffaf olduğu ortamlarda bile dedikodu yapmayı sürdürülebilirler. Bu noktada şirket şu noktaya dikkat etmelidir: Çalışanlar dedikodu ile ilgili sağlıklı geri bildirim verebiliyorlar mı?
Yani şirketin dedikoduya sebebiyet vermeyecek kadar açık olması yetmez. Dedikodu zehirlenmesine yönelik geri bildirimleri de duymak zorundadır.
İşyerinde dedikodunun türleri
Hepimiz dedikodu yaparız ve bazı dedikodular insanları anlamak için faydalı olabilir. Çalışma yaşamında hepimizin bildiği gibi yazılı olmayan bazı kurallar vardır. Bu kurallar “pembe dedikodular” ile yayılır. Bir yöneticinin hassasiyetleri, bir çalışma arkadaşının dikkate alınması gereken özel durumu (kayıp, hastalık vs.) gibi… Bu konuşmalar da dedikodu kapsamına girer ama virütik etkileri yoktur.
Olumsuz dedikodular ise şöyle örneklenebilir;
- Bir çalışan, bir iş arkadaşının itibarını zedelemek, kovulmasını sağlamak veya yeni bir iş bulmasını engellemek amacıyla bilerek yanlış söylentiler yayabilir.
- Bir çalışan, bir iş arkadaşıyla, müşteriyle veya şirket ile ilgili özel bilgileri paylaşabilir. Bu paylaşım
- Çalışanlar, ücret eşitsizlikleri, eşit olmayan veya belirsiz bir kariyer yolu, iş arkadaşlarıyla yaşanan zorluklar, taciz veya şeffaflık eksikliği gibi işyeri sorunları dedikodu düzeyine taşıyabilirler.
İşyerinizde dedikoduyu nasıl önlersiniz?
Bir çalışma ortamında dedikodunun tamamen yok edilmesi size ütopik görünebilir. Oysa sağlıklı bir kurum kültürü içinde dedikoduyu uzun süre barındırmaz. Böyle bir kurum kültürüne sahip olan şirketler neler yapmış diye baktığımızda şunları görüyoruz:
Rol model yöneticiler
Yöneticiler konu ne olursa olsun çalışanlarıyla ilgili veya onlarla birlikte dedikodu yapmamalıdır. Yöneticilerin dedikodu yaptıkları ve bunun bilindiği bir ortamda dedikoduyu önleyemezsiniz.
Açık, şeffaf ve akıcı iletişim ortamı
Her şeyin şeffaf bir biçimde paylaşıldığı bir ortamda söylenti olmaz. Daha da önemlisi bu sorun ortaya çıktığında haberiniz olur.
Geri bildirim kültürü
Çalışanlar sağlıklı geri bildirim alıyorlarsa ve daha önemlisi geri bildirim verebiliyorlarsa söylenti azalır.
Net şirket politikaları
Sağlıklı bir şirket kültürü inşa ederken davranışlar kadar önemli olan bir konu da politikalardır. Şirketin dedikodu ile ilgili net bir tavrı ve politikası varsa bu kesinlikle caydırıcıdır. Fakat, ilk üç sırada saydığımız (rol model yöneticiler, sağlıklı iletişim ortamı ve geri bildirim kültürü) olmadan politikalar hiçbir anlam ifade etmez.
Moodivation teknolojisi ile biz, çalışma ortamlarını zehirleyen iletişim sorunlarını çözüyoruz. Sunduğumuz altyapı, çalışanlarınızın her konuda fikirlerini ortaya koyabilmelerini sağlıyor. Geri bildirim kolaylığı yaratıyor. Herhangi bir çalışanınız gerekirse ismini vermeden, rahatsızlığını ya da aklına takılan soruları sorabiliyor. Bunu herhangi bir mesajlaşma platformu kullanır gibi kolaylıkla yapıyor. İletişim kanalları öylesine açılıyor ki dedikoduya gerek kalmıyor.