Neden Moodivation?

Analiz, anket, geri bildirim ve gelişim olanağı yaratan yeni nesil teknoloji platformunuz Moodivation, sizden gelen geri bildirimlerle büyümeyi sürdürüyor.

Bu yazımızda size Moodivation uzmanlarının hazırladığı ve Moodivation’u insan yönetimi süreçlerinizin ayrılmaz bir parçası olarak konumlayabileceğiniz 6 noktayı özetledik.

İşte size Moodivation’u farklı bir gözle görmenizi destekleyecek 6 farklı açı.

1.

Çalışanlar ne düşünüyor diye kendinize sormayın.

Onlara sorun.

Yaptığımız toplantılardan birinde karar verici düzeyinde bir müşterimiz şu cümleyi kurdu: “Çalışanların ne düşündüğünü kestirmek bazen çok zor oluyor”. Zor olduğunu biliyoruz ve bu zorluğu ortadan kaldırabilecek harika bir teknoloji geliştirdik. Getirdiğiniz yeniliklerin, attığınız adımların, hatta planladıklarınızın çalışanlar gözünde ne anlama geldiğini düşünmek yerine onlara sormak daha kolay değil mi? Büyük değişim projelerinden de söz ediyor olabilirsiniz değişen yemek şirketinden de… Hayatlarında ne değişti? Bu değişimi nasıl karşıladılar? Bir önerileri var mı? Basit bir soru seti ile çalışanların ne düşündüklerini/hissettiklerini kestirmek kolaylaşır.

2.

Ayrılmayı planladıklarını istifa mektubu ile öğreniyorsunuz.

Oysa süreci yönetebilirdiniz.

Çalışanları ayrılmaya iten sebepler ve bir süreç var. Eğer çok istisnai bir durum yoksa bu süreci yönetmek mümkün olabilir. Uzun süredir mobbing gördüğünü düşünen yetenekli bir çalışanınızın mobbinge uğradığını çıkış mülakatında veya anketinde öğrendiğinizi düşünün. Bu sadece onun için değil, şirket için de çok kritik bir sorun. Çalışanlar süreç içinde yaşadıkları tüm sorunları Moodivation’u kullanarak ister isimleriyle isterlerse anonim olarak paylaşabilmeliler. Bu anonim ya da açık geri bildirimler size çözüm üretme fırsatı verir. Bu açıdan bakıldığında Moodivation, karar vericilere zaman ve çözüm şansı yaratan eşsiz bir araçtır.

3.

Öğrenme ve gelişim süreçlerinde içgüdülerle mi hareket ediyorsunuz?

İç görülere ne dersiniz?

Liderlik ve yöneticilik içgüdüleri çok değerlidir. Fakat kurumlar içgüdülerden destek alabilir ama içgüdülerle yönetilemez. Çalışanların yüzde 30’unun en önemli bağlılık nedeni olarak ortaya koyduğu gelişim fırsatları konusunda iç görüleri analiz edin. Gelişim alanlarını saptamak, öğrenme ve gelişim programlarının sonuçlarını görmek, gelecek planlamalarını bu sonuçlarla yapmak için Moodivation’dan yararlanın.

4.

“Kurumsal virüs tarama” yaptırmanın önemi.

Önemli değil hayati!

Kurumsal virüs tarama Moodivation ekibinin icat ettiği ve sıklıkla kullandığı bir kavram. Virüs taraması olarak nitelendirdiğimiz şey bazen genel bazen de spesifik bir konuda çalışanların geri bildirimlerini almak. Şirket içinde virüslerin çoğaldığı ortaya çıkarsa hızla aşı geliştirmek ya da daha radikal önlemler almak. Koronavirüs hepimize yayılan bir virüsün ne kadar büyük etkileri olabileceğini öğretti. Bazen önemsemediğimiz virüsler çalışan bağlılığında önemli çöküntülere neden olabilir. Bu da her açıdan zarar anlamına gelir.

5.

Avatar 2’nin muhteşem repliğini anımsayın!

“Seni görüyorum”

Aslında hepimizin temel amaçlarından biri görünür olmak, fark edilmek, değer görmek. Bir çalışan Moodivation teknolojisini etkin olarak kullanıyorsa, duygularını sizinle paylaşmak için çaba gösteriyor demektir. Onun bu çabasını görüyor, yanıtlıyor ve planlamalarda bu çabadan yararlanıyor olmanız ona ve katkılarına değer verdiğinizi gösterir. Moodivation “Seni görüyorum” demenin yeni nesil metodudur.

6.

Herkes güvende ve iyi mi?

Öyle mi?

Farklılıklara tahammül edememek, insan ayırmak, insan kayırmak kimi zaman ırkçılığa varacak eğilimler göstermek. Bunlar sizin şirketinize çok uzak kavramlar mı? Emin misiniz? Çalışanlarımızın sessiz çığlıklar atma ihtimali var. Bazı insanlar için iş kaybetme korkusu sandığınızdan daha büyük sonuçlar doğruyor. Sorunlarını söyleyemiyor, yönetici baskısına uğruyor, psikolojik zarar görüyorlar. Bu tür durumlara müdahale edebilmek konusuna bir stratejiniz var mı? Cinsel kimliğiyle, diliyle, diniyle, görünüşüyle, yaşıyla, yaşam tarzıyla herkes şirketinizde kabul görüyor mu? Herkes güven de ve iyi mi? Öyle mi?