Çalışan bağlılığı ile gelen sürdürülebilirlik

Çalışan bağlılığı ve sürdürülebilirlik arasında sanıldığından çok daha güçlü bir bağ var. Şöyle düşünün; işine ve işyerine bağlı bir çalışan, sürekli işini daha işi yapmanın yollarını arar. Bağlı bir çalışana finansal, çevresel ve sosyal konuların bağlantılı olduğunu anlatabilirsiniz. Hatta daha ötesi, bu konuların birbirlerine bağlı olduğunu ondan dinleme olasılığınız yüksektir.

Şirketin samimi sürdürülebilirlik hedefleri çalışan bağlılığını tetikler.

Çalışan bağlılığı ise şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmesinin en büyük gücüdür.

 

Sürdürülebilir iş ve yaşam

Bugün gelinen noktada sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaktan atıkları azaltmaya, geri dönüşüm programları başlatmaktan toplumsal cinsiyet eşikliğine dek çok geniş bir kapsamda ele alınıyor. Öte yandan iklim değişikliğinin yaratacağı etkileri ya hissettik ya da hissetmemize çok az kaldı. Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmadan, kurumların gelecekteki başarısından söz etmek çok mümkün değil. Pandemi döneminde yaşadığımız karantina dönemlerinin hayatımızı nasıl kökten değiştirdiğini anımsayın. Dükkanların kapalı olduğu, kargo şirketlerinin çalışmadığı, insanların ihtiyaçlarını zorlukla karşıladığı ilk dönemleri… Bu dönemlerde yaşadığımız stresi unutmak yerine, olası kötü senaryolara hazırlanmak için kullanabiliriz. İşin sürdürülebilirliğinden söz etmek için yaşamın sürdürülebilirliğini garantiye almamız çok önemli. Bu da hükümetler, kurumlar ve hatta bireyler bazında oluşturulacak ciddi stratejik değişimlerle mümkün.

Bu nedenle birçok kurum, geleceği göz önünde bulundurarak bugünün ihtiyaçlarını karşılayan sürdürülebilir iş uygulamalarına odaklanıyor. Ancak bu çabaların başarıya ulaşması ancak çalışanlar süreçlere dahil olduğunda mümkün olabilir.

Çalışan bağlılığı ve sürdürülebilirlik hedefleri bu açıdan bakıldığında paralel önem taşır.

 

Yeni kuşak sürdürülebilirlik istiyor

Çalışan katılımının sürdürülebilirlik programlarını nasıl yönlendirdiğini analiz etmeden önce Deloitte’un, yeni nesil çalışanların istek ve ihtiyaçlarını analiz ettiği 2021 araştırmasının* bulgularını anımsayalım. Araştırmaya göre, sürdürülebilirlik girişimlerini uygulamaya kendini adamış kuruluşlarda çalışmak istiyor. Satın alma kararları söz konusu olduğunda, katılımcılarının yüzde 28’i “ürünleri ve hizmetleri çevreye fayda sağlayan” kuruluşları tercih ettiklerini belirtiyor. Y ve Z kuşağı katılımcıları net olarak, gezegene zarar verdiğini düşündükleri işletmelerde çalışmak istemediklerini söylüyorlar.

 

Önce hangisi: Sürdürülebilirlik mi çalışan bağlılığı mı?

Çemberin hangi noktadan başladığını bulmamız mümkün değil. Bu iki başlık birlikte ve yan yana stratejik gündemimizin içinde yer almalı. Sürdürülebilirlik hedeflerine çalışanların katılımını sağlamak güven, heyecan, bağlılık ve sahiplenme oluşturur. Sağlık bir sürdürülebilirlik stratejisi ise onların istekli katılımlarını tetikler.

Dahası:

  • Yetenekli adayları şirketinize çekmenin ideal yoludur.
  • İçtenlikle uygulanan sürdürülebilirlik programları çalışanlarınızın aradığı anlam ve değeri bulmalarına destek olur.
  • Sürdürülebilirlik programları şirket için eşsiz bir tasarruf aracıdır.
  • Yenilikçi düşünce geleceği düşünerek ateşlenir.
  • Yan yana ve iç içe yürüyen sürdürülebilirlik ve çalışan bağlılığı hedefleri toplumsal faydayı beraberinde getirir.
  • Sürdürülebilirlik programlarına içtenlikle katılım sağlayan çalışanlar, ailelerini ve en önemlisi de çocuklarını etkilerler.

Bu faydaları çoğaltmak mümkün. Ama gelin, işin içtenlik kısmına özel bir başlık açalım ve yazımızı en içten dileklerle tamamlayalım.

 

Yeşile dönüştürmek ve yeşile boyamak

Yazını birçok yerinde kullandığımız “içtenlik” sözcüğü sürdürülebilirlik ve çalışan bağlılığı programlarının ortak ihtiyacı. Sürdürülebilirlik ise şu anda gezegenimizin kritik ihtiyacı. Karlılıktan ödün vermeden atılan “pazarlama” adımlarıyla bir yere kadar gidebiliriz. Şirketinizi, çalışanlarınızı ve doğal olarak içinde bulunduğunuz toplumu geleceğe taşıyan adımları atarken bu noktayı bir kez daha düşünün. Reklam için mi değişim için mi çalışıyorsunuz? Amacınız sadece yetenekli insanlara iyi görünmek mi yoksa onları şirketinizin bağlı çalışanları haline getirecek gerçek bir stratejiye sahip misiniz? Yeşile boyadığımız duvarlar, iklim değişikliği kaynaklı ilk büyük fırtınada eski renklerine dönebilirler. O zaman dönüştürmeye ve herkesi bu dönüşüme istekle katılmaya ikna etmeye ne dersiniz?

 

Kaynaklar

*Deloitte Global Millennial Survey Report 2021